-
1 üst başlık
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > üst başlık
-
2 başlık
1) шлем, каска2) наголовник, капитель3) набалдашник•- kapı üst başlığı
- kazık başlığı
- pencere üst başlığı
- ray başlığı
- sütun başlığı
- üst başlıkİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > başlık
-
3 headpiece
n. miğfer, başlık, akıl, kafa, üst kısım, karyola başlığı, süslü yazı başlığı* * *başlık -
4 head
adj. baş, baş ile ilgili, baştaki————————n. ana, baş, kafa, akıl, kelle, reis, başkan, şef, lider, müdür, yönetici, tepe, zirve, tura, köpük, kaymak, pınar başı, konu başlığı, konu, uç kısım, kişi, kişi başı, adam başı————————v. başında olmak, başı çekmek, yönetmek, kullanmak, yönlendirmek, gitmek, yönelmek, baş vermek, olgunlaşmak* * *1. kafa 2. başı çek (v.) 3. baş (n.)* * *[hed] 1. noun1) (the top part of the human body, containing the eyes, mouth, brain etc; the same part of an animal's body: The stone hit him on the head; He scratched his head in amazement.) baş, kafa2) (a person's mind: An idea came into my head last night.) akıl3) (the height or length of a head: The horse won by a head.) kafa boyu4) (the chief or most important person (of an organization, country etc): Kings and presidents are heads of state; ( also adjective) a head waiter; the head office.) baş, şef, reis, hükümdar5) (anything that is like a head in shape or position: the head of a pin; The boy knocked the heads off the flowers.) baş, tepe6) (the place where a river, lake etc begins: the head of the Nile.) baş7) (the top, or the top part, of anything: Write your address at the head of the paper; the head of the table.) baş, en üst8) (the front part: He walked at the head of the procession.) ön, baş9) (a particular ability or tolerance: He has no head for heights; She has a good head for figures.) yetenek, kabiliyet10) (a headmaster or headmistress: You'd better ask the Head.) müdür, müdire11) ((for) one person: This dinner costs $10 a head.) kişi, adam12) (a headland: Beachy Head.) burun13) (the foam on the top of a glass of beer etc.) köpük2. verb1) (to go at the front of or at the top of (something): The procession was headed by the band; Whose name headed the list?) başta olmak, önde gitmek2) (to be in charge of; to be the leader of: He heads a team of scientists investigating cancer.) yönetmek, başında olmak3) ((often with for) to (cause to) move in a certain direction: The explorers headed south; The boys headed for home; You're heading for disaster!)...-e yönelmek4) (to put or write something at the beginning of: His report was headed `Ways of Preventing Industrial Accidents'.) başlık atmak5) ((in football) to hit the ball with the head: He headed the ball into the goal.) kafa vurmak•- - headed- header
- heading
- heads
- headache
- headband
- head-dress
- headfirst
- headgear
- headlamp
- headland
- headlight
- headline
- headlines
- headlong
- head louse
- headmaster
- head-on
- headphones
- headquarters
- headrest
- headscarf, headsquare
- headstone
- headstrong
- headwind
- above someone's head
- go to someone's head
- head off
- head over heels
- heads or tails?
- keep one's head
- lose one's head
- make head or tail of
- make headway
- off one's head
См. также в других словарях:
başlık — is., ğı 1) Genellikle başı korumak için giyilen şapka, serpuş İyi ki güneş açmış, sıcak basmış da başlığını sıyırınca yüzünü görmüş tanımışlardı. N. Cumalı 2) Üst giysilerinin yakalarına takılı başlık, kapüşon 3) Hayvan koşumunun başa geçirilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şapka — is., Rus. 1) Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık Türkler başlık olarak 1925 te şapkayı kabul ettiler. 2) Boru, baca, direk vb. şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık Soba borusu şapkası. Lamba… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
papak — is., ğı Genellikle Azerbaycan ve Kafkasya da giyilen, kuzu derisinden veya yününden yapılan, uzun tüylü başlık Üst baş direğinden gocuğunu, papağını aldı, çizmelerinin kenar kürklerini düzledi. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
takke — is., Ar. ṭāḳiye 1) İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş. A. Ş. Hisar 2) mim. Yarım küre biçimindeki kubbenin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MANŞET — Fr. Bir gazetede ilk sayfanın en üst kısmındaki büyük puntolu başlık. * Bir gömleğin kol kısmına geçirilen ve elbisenin kolundan dışarı çıkan kumaş parçası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük